TİKLER: Ani, tekrarlayıcı, ritmik olmayan, basmakalıp, çoğu zaman normalde de rastlanabilecek bir hareket ya da davranışı andırabilen, motor hareket, mimik, jest ya da ses çıkarma davranışıdır. Bu bedensel, duyusal istek kişiyi bir yandan tikleri gerçekleştirmeye zorlarken, diğer yandan bu isteği durdurmaya yönelik yoğun çabalar da ek bir iç çatışma ve sıkıntı hissine yol açabilmektedir. Tedavide aileye danışmanlık verilmesi, benlik saygısının yükseltilmesi önemlidir ve eşlik eden anksiyete bozukluğu, depresyon, DEHB ve OKB gibi bozuklukların ilaçla tedavisi gerekebilmektedir.
ÖFKE NÖBETLERİ: Okul öncesi dönemde gelişimsel sürecin bir parçası olarak çocuklarda öfke nöbetlerine sıkça rastlanabilmektedir. Bu durum hem çocukların kendi özerkliklerini kazanmaya başladıkları 2-3 yaş dönemine denk gelmesi, hem de sözel ifadenin yeterince gelişmemiş olması nedeniyle çocuğun isteklerini tam olarak ifade edememesiyle de açıklanabilmektedir. İsteklerinin yerine gelmememsi ve ya gecikmesi gibi engellenmeler karşısında çocuk gerilim yaşar ve hissettiği öfkeyi tam olarak kontrol edemediğinden çığlık atma, elindeki nesneleri fırlatma, ayaklarını ve başını vurma gibi davranışların hakim olduğu öfke nöbetleri ortaya çıkabilir. Çocuğun yorgun, aç ve keyifsiz olduğu durumlarda daha çok ortaya çıkar. Ebeveynlerin birbiri ile tutarlı davranması, çocuğa model olması, öfke nöbeti sırasında telaşa kapılmaması, nöbeti hızlı sonlandırma amaçlı ödüllendirmelerden kaçınması, karşılıklı inatlaşmalara fırsat verilmemesi gibi yöntemler bu gelişimsel sürecin sağlıklı atlatılmasında yardımcı olabilmektedir.
GECE İŞEMELERİ: 5 yaşının üzerindeki çocuklarda herhangi bir tıbbi neden olmaksızın, en az 3 ay boyunca ve haftada en az iki kere olmak üzere gece ve/ve ya gündüz idrar kaçırmasına enürezis denmektedir. 5 yaşındaki çocukların -25’inde bu sorun görülürken, idrar kaçırmanın en sık olduğu yaş gurubu 5-7 yaş arasıdır. Ergenlik dönemine gelindiğinde bu oran %1-3 civarına inmektedir. Ailesel yatkınlık önemli bir faktör iken, zorlayıcı yaşam olayları da (kardeş doğumu, kayıplar, boşanma, yer değişimi, vb) psiko-sosyal stresörler olarak enürezis oluşumunda etkili olabilmektedir. Hemen her gün yatağını ıslatmak, çocukta başarısızlık duygularını ve “büyüyememenin” verdiği üzüntüyü pekiştirebilir; yaşamın diğer alanlarıyla ilgili olarak çocuğun cesaretini kırabilir. Medikal ve davranışçı yöntemlerin birlikte uygulanması ile tedavisi mümkün olan bir bozukluktur.